10 Şubat, 2009

Lise 2 deyiz o siralar. Daha hala olgun adam nasil olur, erkek dedigin nasil davranir onun ayrimina varamamisiz. Sonradan ayrimina vardim gerci bu konunun ve olgun birisi olmadigima hatta erkek bile olmadigima karar verdim. Cinsellikten ibaret bir erkeklikmis bizimki baska bisey degil. O zamanlar hala kendimle barisik guler yuzlu bi cocugum. Bir nevi kopil anlayacagin. Ortalikta dolasip zipirliklar yapan ama agirligi olmayan birisi. Cok sevdigim arkadaslarimdan biri gelip kendi siniflarindan bir kizin benle tanismak istedigini soyledi. Cok sasirdim, cunku bahsettigi kiz bildigin seksi bi kiz. Oval yuzlu bugdaydan biraz kara kepekten biraz acik renkli tenli. Kaslarini daha o zamanlar aliyor ki bu bizim lisede nedense tabu olan birseydi. Hafif sasi bakan yuvarlak ve buyukce gozleri, kalin ve tombul parmaklari vardi. Boyu uzun, bacaklari duzgundu. Gogusleri var miydi hatirlamiyorum. Etegini dizinin ustune cekip o siralarda bizim lisede yasak sayilan coraplardan giyerdi. Iyi birisi miydi kotu birisi miydi onu hic bi zaman ogrenemedim. Zaten pek uzun bi iliskimiz de olmadi.

Arkadasim beni bu kizla tanistirmak istedigi zaman ben de heveslenip hemen okeyi caktim. Hayatimda ilk defa bi kizla ciddi anlamda cikacaktim. Bildigin cikmak yani. Belki pastaneye falan gideriz, bakarsin operim bile diye dusunceler geciyor gozumun onunden. Biz bununla bi gorustuk, klasik lise cevresinde bi tur attik. Bilirsin adettendir, bir tur atacaksin ki ne oldugu belli olsun. Attik turumuzu. Ben sacmaliyorum kiz susuyor, tabi karsindaki susunca sacmalamada da sinir kalmiyor. Artik ne gelirse son bir kurtulus icin sayip dokmeye basliyorsun. Turumuz bitince ben erkekligin buram buram koktugu fen sinifimiza giriyorum. Bir kahraman gibi karsilanip sirtima yumruklarla sirama yollaniyorum.

O gunun gecesi dusunuyorum. Hayal kurmaya calisiyorum ama bir turlu kafamda ikimizi bir araya getiremiyorum. Su gavurlarin elektrik dedigi seyin bende voltaji dusuk olsa gerek, farkli seyler aklima geliyor ve sonrasinda uykuya daliyorum.

Okula ertesi gun gittigimde, bende bir cosku ilk dersin tenefusunde giriyorum bunlarin sinifina bagira cagira. Suratima acayip mutlu bir gulumseme. Siniftaki arkadaslarla selamlasiyorum ve kizin uzerine dogru ilerliyorum. Ama cidden uzerine dogru yani. Artik iyice yaklasinca cevredeki herkesin bana baktigini dusunuyorum, baski artiyor, utanmaya basliyorum, adimlarim siklasiyor. Daha da hizlica yaklasiyorum hatta artik yavastan kosmaya baslamisim, kiz mi bana yaklasiyo ben mi ona dogru kosuyorum artik birbirine karisiyor ve ben cevrenin uzerimde hissettigim baskisindan dolayi kendim olma ihtiyaci hissediyorum bir anda. Karsimdaki sanki okul cevresinde turladigim kiz degil bir erkek arkadasimmis gibi dusunuyorum ve uzerine dogru ucarak bi diz cikariyorum. Bildigin diz ya. Allahtan kiz tam zamaninda cekiliyor da dizim bosa gidiyor. O da ben de rahat bir nefes aliyoruz. Benim sonra bogazim dugumleniyor zaten cevredekilerin yarisi gulmekten yerlere yatmis yarisi da saskin saskin bakiyor. Ya da ben yine cizgi film gercekliginde degerlendirdigim gecmisimde kendimi merkeze koyuyorum. Ama olan olmustu. Bir kez daha bir viraji kacirmistim. Belki o an davranmam gereken sekilde davranmis olsaydim, kendimi bi kaliba sokmaya calisip, duygularima gem vurabilmeyi ogrenebilseydim bambaska bi insan olacaktim. Ama ben kolay olani secip kendim oldum.

Ertesi gun bir derste hoca beni yalancilikla sucladigi icin derste kapiyi carpip cikiyorum ve onu buluyorum. Sig koselerden birine cekiyorum ve ona olanlari anlatmaya calisirken agliyorum. Bildigin agliyorum ama. Bir yandan da diyorum ki bak ben orta ikiden beri aglamadim simdi agliyorum***. Nedense o anda kendimi ona cok yakin goruyorum. Acilma ihtiyaci duyuyorum. Belki o gunlerde hayatimda onemli bir sekilde giren bir kiz degil de bir agac olsa ona da aynisini yapabilirdim. Agliyorum, suratindaki o sasirmis ifade daha da bi derinlesiyo. Dokunmaya korkuyor, ben bir de ustune ustluk opmeye calisiyorum ona yaklasip. O tabi ki kaciliyor. Ama bu bana koymuyor, sadece sansimi deniyorum. Ve sansin o gun bana gulmesi bu kosullar altinda zaten sayisal lotoda buyuk ikramiye kazanmakla ayni sey. Kiz gidiyor sonra. O gunden sonra sadece selamlasiyoruz koridorda karsi karsiya kalinca. Gulumsuyor bana ben de gulumsuyorum ve birbirimize teget geciyoruz..

Sonralari beni o kizla tanistiran arkadasim takiliyor o kizla. En ufak bi ipucum bile yok aralarinda ne gecti. Zaten umursamiyorum da. Ben yine dunyanin merkezine kendimi koymusum ve acikca hissettikelri yasadiklari umrumda degil, benim umrumda olan hayal kirikliklarim. Keskeler denizine bir damla daha birakiyorum. Belkilerde boguluyorum. O kisi benim icin uygun degildi. Yani ozge. Ozge benim icin uygun degildi onu biliyodum zaten. Ama ben bi kisi icin uygun olabilecek miyim ? Gelecek mi acaba o gunler ? Ben bu sorulari bundan 10 sene once kendime soruyordum ve hala da soruyorum. Ne olacak bu isin sonu? Gecen yillarda bunun gibi bir iki deneyimim daha oldu. Diz atmayi biraktim ama arkadas olmaya calistim, icimi actim ve anlattim onlara. Uzaktan hoslananlar bir iki gun icerisinde beni cozdu ve artik hislerinin ya sekli degisti ya da derecesi dustu. Ben de Afrika nin siktiri boktan bi kasabasinda bunlari yazarken buldum kendimi.

*** bu konu beni her zaman dusundurmustur. Bilirsiniz belki vardir oyle bi geyik. Artik hic bir zaman aglamayacagim, guclu birisi olacagim hayata karsi. Aglamamaya ben de oyle bi karar vermistim ve aglamadim. Ama sonralari goz yaslarim kuruyuncaya kadar da agladim, bir filmin son sahnesinde duygulu bir muzik duyunca da. Hatta benim icin cok ozel sadece tek bir kelimeyi duyunca ya da aklima getirince de agliyorum. Aglamak nadir? Neden insanlar aglar?

04 Şubat, 2009

ah su ruyalar

dun gece uzun bi aradan sonra beni cok etkileyen bi ruya gordum. oyle pornografik degil, bildigin opmeli koklamali ruya. ilki bundan 15 yil once olmustu. ben o zamanlar ortaokul hazirliga gidiyordum. ruyamda sinifca piknige gitmisiz ve bir tepenin ustunde ben bu kizla bas basa kalmisim. dudagima bi opucuk kondurdu ve ben o zamana kadar gercek hayatta kimseyi opmememe ragmen iliklerime kadar hissetmistim. opucugun ardindan uyandigimi ve yatagimin tepesine tunedigimi hatirliyorum. oturuyorum karanlikta ve o kizla gercekten opusebilme ihtimalini dusunuyorum. kiz bembeyaz tenli al dudakli simsiyah sacli bir kiz. ama dis telleri var o zamanlar. ben de onu pek kimsenin begenmeyecegini dusunup basliyorum onu dusunmeye. artik onun dusuncesi beni sariyor ve ben bi kere daha daha karsiliksiz aski tadiyorum. onu ruyamda kesfediyorum, yalniz benden once onu zaten kafaya takanlar olmus. rekabetten bi kere daha kaciyorum ve 6 sene daha ayni sinifta okuyoruz. tabi benim bu hislerim de zamanla degisiyor. artik onu bi arkadas olarak goruyorum, ya da kendimi oyle kandiriyorum. baskalarina yoneliyorum, baskalarina asik oluyorum ama o hep aradan bi yerlerden cikiyor. universitede de ayni bolumde okudugum bu kiz hala benim en yakin arkadaslarimdan biri. ama ben hala onun bana ruyamda verdigi o opucugu hatirliyorum.

o opucukten 15 sene sonra tarih tekerrur ediyor ve ben ruyamda yine bembeyaz tenli, al dudakli simsiyah sacli bir kizin boynundan opuyorum. bu sefer karsimda ciplak olan bu kiz bana kusursuz gozukuyor. hafif tombullugundan kaynaklanan hafif yuvarlak hatlari bana 18nci 19ncu yuzyil dilberlerini hatirlatiyor. boynundan opuyorum ve bir kez daha uyaniyorum. ama bu sefer onunla beraber olma ihtimalini bile dusunmuyorum. olmayacagini biliyorum. ama simdi sunu dusunuyorum belki ruyamda gordugum kiz buyumustu ve aslinda dudagini optugum kucuk kiz buyumus de geri gelmisti ruyama. o kiz benim gercek anlamda hayallerimin kizi. beyaz tenli, kirmizi dudakli, simsiyah sacli curretkar kiz.

03 Şubat, 2009

liseden bi kare

ailesi yine biyerlere gitmis ersen in bizi de arkadaslarla birlikte evine davet etti. her zamanki gibi davetten bekledigimiz, ergen gencler olarak bolca alkol ve kahkaha. o zamanlar daha sigara yok. icen bi kisi ya var ya yok. ona da deli gibi elestiriler. ne kadar ozenti bi adamsin, birak su illeti, su boku icince adam mi oldugunu zannediyorsun falan demeler. cok sonralari o 7 kisilik gruptan sigara icmeyen sadece 2 kisi kaldi. ersen de sigarayi birakti. ama biz dordumuz sigaraya sonra baslamanin hevesi ile hala baca gibi tutuyoruz.
gece baslamadan ickiler yavas yavas cikmaya basladi masanin ustune. muhabbet de guzel. bi yerlerden tutturduk. tabi o zaman nispeten entel gencleriz ya, hayatla, sistemle davamiz var ya, kari kiz konusmuyoruz da memleket kurtariyoruz ne bileyim birbirimizin neler yapmasi gerektigine karar veriyoruz. dalga geciyoruz, sonra hafiften ciddilesiyoruz. arada sirada cikan "beyler biraz daha sessiz" laflari olmasa muabbetin sona erecegi yok. basladik bi kere. aldik tadini muhabbetin ve alkolun devam ediyoruz. gecenin ortasina dogru hadi dedik, bu yalan dunyaya inat birbirimizin suratina dogrulari soyleyelim. herkesi tek tek yatiralim masaya. bi guzel ruhunu beynini parcalayalim. ne var ne yoksa soyleyelim. herkes onay verdi ve isiklar kapandi. elektrikli isiticinin yani basina dizildik bir cember halinde. bi de sokulmusuz birbirimize koyun gibi soguk viz geliyor. basladik konusmaya. tek tek herkesin nasil birisi oldugunu soyluyouz. serkan bence sen cok icine kapanik birisin, birazcik daha sosyallesmeye ihtiyacin var ya da akin bence bu haylazlikliklari bi kenara birakman gerekiyor. falaaaan filaaaaan. gece "seni seviyorum uleen" lerle devam etti ve biz birbirimizi birakmadik. birakamadik. lisede baslayan bu arkadasliklara sadik kaldik. uzaklasmaya calisani yadirgadik,yanimiza cekmeye calistik. cok satici birisi olmamak icin her gun gorusmek gerekiyordu. acikcasi birbirimize yapabilecegimiz en buyuk kotulugu yaptik. birbirimize baglandik. ben boyle zannediyordum. ama isin asli boyle olmadi. can lar koptu, ersen ler gitti serkan lar murat lar hepsi gitti. surekli birbirimize yettigimiz arkadasliklarimiz artik yetersiz kalmisti. artik hayatta farkli seylere ihtiyacimiz oldugunu anlamistik. ama merlin anlayamadi.

merlin bi kac arkadasiyla daha devam etti gorusmeye. aslinda hepsiyle de gorustu. ama gidene dur denmezmis. aslinda hepimizin gitmesi gerekiyomus da biz bunu anlayamamisiz o zamanlar. degismeyen tek sey degisimdir lafinin neresini anlamamistik ya da neresini anlamamakta inat ediyorduk bilmiyorum. sadece birbirimize yapistik. ya da ben yapistim. icim o kadar bostu, dunyam o kadar bostu ki yapistim. degme serserilere tas cikartir hale geldim. her zaman icin begenilen istenilen bir kisiydim ama ben degismeyince degisime ayak uyduramayinca ayni kalakaldim. kendime baktigimda hala harcadigim universite yasantima yanarim. insanlarin gittigi yurt disi turlar, ogrenci topluluklari, kiz arkadaslar vs. kiskandim. ne yalan soyleyim. kiz arkadasi olanlari kiskandim. yurt disina gidip fotograflarini gosterenleri kiskandim. ogrenci topluluklarindan kankalari olup, birak lise arkadaslarini bolumden arkadaslarini bile sallamayan insanlarin o cevrelerini kiskandim.

bana o gunlerden hatira kirik dokuk bi ask, boktan notlarla dolu bi transcript bi de tamami erkeklerden olusan bi ogrenci grubu kaldi. cok seviyorum hepsini. hepsine ayri ayri deger veriyorum ve hala ne zaman bos vaktim olsa onlarla olmaya calisiyorum. simdi artik okul bitti ve calisma hayatina basladim ve ben hala o bosa giden gunlerim icin uzluyorum.