17 Haziran, 2009

Havva Adem'de ne buldu


John Milton in adini ilk defa seytanin avukatinda duymustum. Arkadaslar arasinda kultur sovu yapilan yerlerde de “tabi tabi Kayip Cennet tabi ki de John Milton bilirim.” demeyi ihmal etmemistim. Bir yolculuk oncesi raflari karistirirken aldigim kitabi bugun sonlandirdim. Kitaptan aklimda kalan tek sey de Adem in Havva ya olan aski. Din miti dediler ask romani cikti deyip soylene soylene bir daha karistirdim ve agzi laf yapmayi bilen 18 lik Adem, 16 lik Havva nin askindan baska birsey bulamadim. Sonra bir kendime baktim bir Adem e baktim. Adem in Havva yi ilk gordugunde Tanri nin huzurunda “bu herseyi degistirdi, duzeltti. Iste benim yarim” diye sevincten haykirmasi bana tanidik geldi de o pis inatciligini kendimde bulamadim. Yasak meyveyi Havva yedikten sonra “Seni lanetli bir dusman kandirdi, ama kim bilmiyorum ve seninle beraber ben de mahvoldum. Hic kuskusuz seninle birlikte ben de olecegim. Sensiz nasil yasarim” deyip olumsuz hayattan ve sonsuz mutluluktan vazgecmesi tanidik geldi de, “Cekil gozumun onunden seni yilan: sana ancak isbirligi yaptigin o yaratigin adi yarasir” demesini hayatimda bir yere oturtamadim. Ben hicbir zaman tam bir Adem olamadim. Havva da olamam. Ben Adem den aglaya aglaya ozur dileyen Havva ile Havva icin olumu secen Adem in hastalikli birlesimini kendime daha yakin buldum. Ne de olsa icimde hem Havva dan hem de Adem den bir parca var.

16 Haziran, 2009

kendimle diyaloglar



Kendimle basim dertte yine bu aralar. Ama sikayet edecek kimseyi de bulamiyorum. Ayri evlere cikip bir sure iliskimize ara vermek istiyorum. Surekli kacip gitmekten bahsediyor. Yok efendim icinde kalan seyler varmis onlari yapmak istiyormus. Anlatiyor bana. Anlata anlata kafami sikiyor hatta. Gidecekmis ilk is olarak tanriyla barisacakmis. Daha guclu inanmak istiyormus, digerlerini cok fazla dinledigim icin inancim zayifliyormus. Hatta pratige gecirip namaz kilmayi ogrenip sonra da namaz kilmaliymisim. Boylelikle hayatta yasamak icin bir amacim olurmus, olmekten de korkmazmisim. Gitmeliymisim. Uzaklara gidip butun aile baglarindan toplumsal baglardan siyrilmaliymisim. Kendi ozumu oyle bulablirmisim. Hickimseyi aramamali msn listesini tamamen silmeli butun adresleri butun telefonlari yakmaliymisim. Kacip orada tekrardan baslamaliymisim. Aile bozulur, tek basina kalir falan demeyip gitmeli kaybolmaliymisim. Dunyada 5 milyar insan varsa birisi kaybolsa kimse sallamazmis. Hadi bunu da beceremedim cok duzenli olmaliymisim. Isime odaklanmaliymisim. Calisanin elmasi kizarirmis. Yaslaninca iyi bir hayat surmek icten ice benim hayalim degil miymis? Karari verip bir kiza kafayi takmalimisim. Onu elde etmek icin elimden gelen herseyi yapip sonra onu alip dertlerime ortak etmeliymisim. Arkadaslarimi silmeliymisim, bol bol kitap okumali, terli terli su icmemeli, en onemlisi de bugunun isini yarina birakmamaliymisim.




Bana hicbirsey koymuyor da bana su ana kadar ailem arkadaslarim ya da sosyal ortamim tarafindan soylenen ve benim kaale almadigim seyleri simdi cikip bir de merlin bana soyluyor ya... Hic bir zaman kendim tarafimdan aldatilacagimi dusunmezdim.




15 Haziran, 2009

kucuktum sonra muhendis oldum


Kucukken hep kadin olmak isterdim. Hayatin her zaman icin daha kolay olacagini dusunurdum. Kadinlara toplumun verdigi ayricaliklar yurtta kalirken onlarin daha onceden yemek almasini kizlarla erkekleri birbirinden ayirmak icin muduriyet tarafindan uygulanan bir taktik olarak degil bir ayricalik olarak dusunurdum. Iki goz yasi ile kirginliklari gidermek, buyuk suclarin uzerini ortebilmek bana cok buyuk bir lutuf gibi gorunurdu. Fiziksel olarak da dar omuzlar, gorece kucuk gogus kafesi, renkli saclar yumusak yuz hatlari bir erkekten daha cok bir kadinin isine yarardi. Ama benim icin en onemli olan da talep eden degil talep edilen olabilmekti. O zamanlar ben kizlarin hayalini kurup onlara yaklasmayi, hislerimi gostermeyi planlarken her zaman onume bir engel cikar ve onlara yaklasamazdim. Cevremdeki insanlar arasinda klasik bir ezik profili cizmeyip kavgalar edip, hararetli tartismalara girsem sonunda bir de afilli kufur savurup, son sozu soylesem de hep karsindakinin yanina gitmek ve talep etmenin zorlugunda bulundum. Onunde sonunda bir sey istiyorsun! Gonlunu vermesini. Gidip derdini anlatsan bile sonrasi zaten muallakta. Okul cevresinde tur atanlari izlemekten ve yasca buyuk olanlardan dinlediklerimizden baska birsey yok. Is ilerlese zaten, olayin ne zaman bir tatli egzersizden, dergilerde gordugumuz akrobatik hareketlere gectigi tam bir muamma. Eksik kaldim ve zamaninda ogrenemedigim seyler hanesine bir cizik daha attim.

Sakalasan erkekli ve kadinli gruplar gorunce kiskaniyorum. Insanlarin birbirne kur yapmasina tahammul edemiyorum, sadece oradan cekip gitmek istiyorum. Ben bu yeteneklere sahip olmadigim icin talep edemedigim, istenilmedigimi dusunuyorum. Istenilmedigimi dusundukce asilesiyor kabalasiyorum. Ya sahneyi terkediyor ya da ortamin tum atmosferini bozmak, ilgiyi ustume cekmek icin ortami kaosa surukluyorum, enerjiyi artirip vahsilesiyorum. Artik sesimi bile kontrol edemeyecek bir hale gelip aciktan aciga bagirmaya basliyorum. Yuksek sesle kahkahalar atip bagira cagira espriler yapiyorum. Iyice dusup, rezillesiyorum. Onceleri insanlara komik gelen seyler, artik basitlesmeye basliyor. Bayagilasiyorum, bayagilastikca kendimden nefret ediyorum. Hirslaniyorum, sinirleniyorum baskaldiriyorum kaderime. Bir tek ben miyim insanlarin burada oynadigi sacma oyunu gorebilen diye arkadaslarimdan bile soguyorum. Hor gormek de derdime deva olmuyor. Aglamak istiyorum ama dayanacak bir omuz bulamiyorum. Sahneden inip bir bira daha istiyorum. Bu sahnenin basinin benim sonumu getirecegini bildigim icin de bu gruplardan nefret ediyorum.

Talep edilmek bundan dolayi daha kolay. Sadece orada durman bile baskalarinin ilgisini cekmeye yetecek birsey. Seksi olmasan, karizmatik olmasan bile gozunu bir suzsen karsindaki Adem olacak, Mecnun olacak. Hatta cok siradan gozuksen, kolay oldugun ilgiye ihtiyacin oldugu dusunulerek daha cok isteneceksin. Ama Adem olmak cok yorucu. Hele icinde Havva varsa cok daha yorucu. Hem asik olmak. hem sevmek hem de kendi haline bakip hayran olmak cok yorucu. Karsindakinin aklini celmek icin yapilan kucuk oyunlar da bana zevk vermiyor. Oyunu oynayan ben oldugum icin zevk vermiyor. Ben de herkes gibi cabalamak istemiyorum.

Elimi atmak degil benim elimi tutmalarini istiyorum. Zor lan bu isler.