27 Aralık, 2010

icimde bir sikinti ama coook buyuk bir sikinti var


hersey delirmemle basladi.

ruh sagligimin bayir asagi gittigi gunlerde uzun suredir bekledigim izini alip, tatile birlikte cikmayi planladigimiz arkadasimla bulusmak icin amsterdam a gittim. arkadasimin son anda ayrildigi sevgilisini hamile birakip, kurtaj yaptirmak icin kalmasi nedeni ile ben tek basima uyusturucunun serbest oldugu o diyarda kalakaldim. ilk gece, yaptigim uzun yolculuga ragmen uyuyamayip sabaha kadar uc metre kare odanin icinde dondum durdum. sabah ilk is kalkip sehirde dolasmaya basladim. bir hayalet misali sehirde dolaniyordum. hic bir sey tat vermiyor, dunya ile en ufak bir bag kuramiyorum, icimde bir mutsuzluk, daha kotusu derin bir umutsuzluk yasiyorum. kafamda sadece dunyamin tepe taklak oldugu ve hayatimin yanlis bir yere suruklendigi dusuncesi var. bes dakikada bir beynim bir kisir donguye giriyor ve o donguden cikmak icin de cok buyuk bir ugras vermem gerekiyor.

hayatimdaki herseyi isimle bagdastiriyor, hayatimi isimden ayiramiyor, en kotusu de gecmisimi hatirlayamiyorum. sadece yasadigim o an ve gitmek istemedigim gelecek var. gelecek desen karanlik, su an desen zaten gelecegin golgesinde daha da bir karanlik. goz kapaklarim agirlasmis, hareketlerim yavaslamis, uzerimde hediyelik esya satan amcalardan aldigim, ajax esofmani ve kafamda amsterdam beresi ile, toplumun en dibinde tek basina yasayan bir epsilon erkegi. kotu bir insan bile degilim, cunku egom bes para etmez. iyilik yapmaya sefkat gormeye calisan, vakti ve parasi olup bunu hayatini harcamaya adamis bir hayalet. tek dusundugum cemberimi nasil kiracagim, hayatima nasil yon verecegim. gecmisimi de ne kadar ugrasirsam ugrasayim hatirlayamadigim icin aklimda sadece o an, ve o ana da hukmeden, calistigim yer ve birlikte yasadigim insanlar. isin en boktani da kissas yapabilecegin hic bir seyin olmamasi. en son ne zaman mutlu oldugunu hatirlayamayan bir insan, kendini hep mutlu zannediyormus.

kafamda aylardir biriktirdigim dusunceler, ictigim esrarla iyice gun isigina cikmaya basladilar. beynimin uyusuklugu ilk baslarda zevk verse de, giderek kendime acimaya, kucuk gormeye ve hatta kendimden tiksinmeye basladim. bir sevgilim olmamasini evrimsel olarak gucsuz olmama, hastalikli bir bunye olmama bagladim. sanki dogal seleksiyon benim super genimden kurtulmaya calisiyor. intihar etmek istememi doganin zayif insanlardan kurtulmak icin sectigi bir yol olarak goruyorum. nerede dusuk gelirli erkek erkege bir grup gorsem, toplumun disladigi kanserli hucreler olarak bakmaya basladim. insanlarin ortalamaya yaklastikca hayattan daha cok zevk aldiklarini, standart sapmalari arttigi zaman da sosyal hayatin aci verici bir hale donustugunu dusuncesi zaten beni sarmalamis, bu dunya ile barisma ihtimalim kalmamis gibi geliyor. artik kendimden nefret etmem doruk noktasina ulastiginda ise kosarak kendimi otele atip, yatagimin icine saklandim. uyku beni kollarina alinca sakinlestim ve rahatladim. bu yasadiklarim yetmezmis gibi iki saat sonra kalkip ayni donguyu tekrarladim ve sonucta gene yatagin icinde fetus pozisyonunda uykuya daldim.

ertesi gun aldigim ucak biletlerini yakarak, ilk ucakla guvende olabilecegim, ev diyebilecegim yere uctum. annemi gordum, arkadaslarimla beraber vakit gecirdim. ama icimdeki huzursuzluk, insanlardan nefretim, kendimi begenmis tavirlarim ve kendimden nefretim gecmedi. her gecen gun kendimi biraz daha iyi hissetmeme ragmen, cocukluk arkadasimi, beni dunyada en iyi taniyan arkadasimi gorene kadar kendime gelemedim.

beni gordugu zaman, bana sadece sunu yapti. bana gercekten mutlu oldugum zamanlari hatirlatti. bana beni neyin mutlu oldugunu anlatti. sonra da benim depresyonda oldugumu soyleyip o ana kadar kimsenin yapmadigini yapip teshisimi koyup beni yolcu etti.

su anda gene butun hayatimdan uzakta, benim ben oldugumu hatirlatan her seyden ayri, geri donecegim gunleri sayiyorum. kendimi gecmiste kaybetmis olsam ve o merlin e asla ama asla ulasamayacak da olsam, eski merlin in golgesi beni hayata bagliyormus.



Buraya da semptomlarini koyayim belki birilerine siz de tani koyarsiniz.
  • Feelings of sadness or unhappiness
  • Irritability or frustration, even over small matters
  • Loss of interest or pleasure in normal activities
  • Reduced sex drive
  • Insomnia or excessive sleeping
  • Changes in appetite — depression often causes decreased appetite and weight loss, but in some people it causes increased cravings for food and weight gain
  • Agitation or restlessness — for example, pacing, hand-wringing or an inability to sit still
  • Slowed thinking, speaking or body movements
  • Indecisiveness, distractibility and decreased concentration
  • Fatigue, tiredness and loss of energy — even small tasks may seem to require a lot of effort
  • Feelings of worthlessness or guilt, fixating on past failures or blaming yourself when things aren't going right
  • Trouble thinking, concentrating, making decisions and remembering things
  • Frequent thoughts of death, dying or suicide
  • Crying spells for no apparent reason
  • Unexplained physical problems, such as back pain or headaches

12 Ekim, 2010

System has recovered from a Serious error

Su entry me gasilhane tarafindan bir yorum birakilmis. Uzun suredir bu konuda yazmak istiyordum ama kafami toplayamiyordum. Bu yazi gasilhane nin yorumuna karsilik yazilmistir. Mevzu bahis yorum da sudur.

"Kızlara da az haksızlık yapmışsın sanki. Yani çok dışarıdalar konudan, şu an ben bile daha çok şey biliyorum çekingen davranmanla ilgili. Ben bilceğime onlardan biri bilse belki bişiler değişirdi.
Niye ortaya atladım, çünkü ben de böyleydim.. Psikolojik yardıma değil samimiyete ihtiyaç var"

Bir sure once internette dolanirken cok ismini duydugum ama anlam veremedigim bir kisilik siniflandirmasina denk geldim. Daha onceden renk kodlarimi biliyordum ama, bu harflerle alakali olani bilmiyordum. Dikkatimi cekmesinin nedeni de bizim sirkette verilen bir kurstta bu testler yapiliyor ve insanlarin aslinda birbirinden ne kadar farkli olduguna dikkat cekiliyor. Gerci sirketin yuzde sekseni ayni karakter tipine sahip oldugu icin pek anlam ifade etmiyor.
Bu karakter tiplerini okumanin sonrasinda arastirmanin bana getirdigi en buyuk iki yarardan bir tanesi dunyada benim sorunlarimi ceken tek kisi olmadigimi anlamam oldu. Digeri ise diger insanlari anlamaya baslamam, ve bugune kadar kimlerle neden anlasamadigimi analiz edebilmem.
Senin de dedigin gibi bir tek ben degilmisim, ve bu problem bir cok kiside varmis aslinda. Ben sadece siklikla rastlanan basarisiz bir iliskiden sonra yola devam edememek kismina kilitlendim. Diger insanlarin basarip benim basamadigim, bana kostek olan bu durum neden kaynaklaniyorun cevabini bulmaya calistim. En sonunda vardigim sonuc benim hayatta genel olarak izledigim yolla alakali oldugu. Hayatta beceremedigim sey sonuclandirmayi becerememek. Olaylarin ucunu acik birakmanin beni daha huzurlu yaptigina inaniyor ve kesin bir karar vermiyorum ya da bunu huyumu degistirmek istiyorsam vermiyordum olarak soyleyebilirim. Bunu anlamam gercekten cok uzun vakit aldi, cunku ya dogru insanlarla konusmamisim ya da gereken olgunluga erismemisim. Lise zamanlarinda birlikte oldugum kiz, su anda guzel bir kadin oldu, hayatina en guzel sekilde devam ediyor. Ama onunla olan gecmisimi bir turlu sonlandiramadigim icin bunca sene boyunca verdigim karardan pismanlik duydum. Surekli olarak, oteki senaryo uzerinde durdum.
Bunu aslinda bir cok kisiden gorebilirsiniz. Kendisine ne kadar zarar verirse versin, cogumuzun cevresinde bir karar alamamaktan dolayi gecmise saplanip kalmis, yurumeye devam edemeyen bir cok insan var. Obur tarafta da bu tokezleyen insanlari, kusursuz bir mantikla yeren ya da anlayamayan, empati yoksunu bir kalabalik. Neden aci cektigini anlayamiyor ki karsindaki, bos gozlerle bakiyor, soyleyecek sozu olmadigi icin susuyor. Cunku cogunluga gore, dava kapanmistir. Eskiyi aramanin anlamiyoktur, ve daha ozellestireceksek, iliski bittiyse karsi taraf da bitmistir. Ne varliklari mutlu eder, ne de yokluklari insana aci verir. Ayda yilda akillarina gelse bile, bunu da disa vurmaz ve hayatlarina devam ederler.
Simdi ben bu tarz bir insan olmadigima gore hayatimin sonuna kadar aci mi cekecegim? Artik gercekten bunu istemiyorum. Bunu degistirmek icin de yapilacak sey aslinda basit, karar verme yetisini gelistirip, her olayi illa bir sonuca baglayip, en kotu karar, kararsizliktan iyidir deyip yoluma devam etmek. Bu aslinda buraya yazdigim pek cok sorunumun da cevabi aslinda. Masa ustumdeki post it te, neden orada durdugunu sadece benim bildigim iki isim yaziyordu. Bu isimlerin orada yazmalarinin nedeni, onlarla olan cozulmemis meselelerimi buraya aktarmakti. Biri erkek biri kiz olan bu iki arkadasimla, oturup zamaninda konusmadigim, ne istediklerini anlamadigim, zamanla gecer dedigim icin 6 senelik meselelerim hala masamin ustunde duruyordu. Ama daha once de dedigim gibi artik uzulmek istemiyorum. Hickiriklara bogulmak istemiyorum, kalabaliklarda yalnizlasmak istemiyorum, bunun icin de degismem gerekiyor.
Mesela su anda, gene bir cikmazdayim ve sevdigime inandigim isimden ayrilmayi dusunuyorum. Bu isten ayrilmak ya da ayrilmamak, ya da su anki problemimi cozebilmek benim icin aslinda bir nevi test. Eger bu sureci basarili bir sekilde gecirebilir ve tam olarak ne yapmak istedigime karar verip su anki ruh halimden kurtulabilirsem bu benim icin bir basari olacak, ve bundan sonraki hayatim icin de bir milat teskil edecek. Biliyorum ki bunu basaramazsam gercek benligimi, ve isteklerimi ortaya koyamayacagim.
Psikologa gitmeyi hala dusunuyorum, ve muhtemelen gidecegim. Ama bu karar verememden ileri gelen bir durum degil, sadece su anki imkansizligimdan kaynaklaniyor. Durumlar degisince bir uzmana gidip bu isin sirrini, ve yontemini aciklamasini isteyecegim.
Bunlari yazmama sebep olup, dusuncelerimi duzene koymama yardim ettigin icin de ayrica tesekkur ederim.
Not: Kizlardan cekinmiyorum ama istegimi gosterip gostermeme konusunda kararsiz kaliyorum. Bu da baska bir post konusu.

26 Eylül, 2010

kisa kisa

- kuba buyukelciligi bana posta koydu. iki yuzelli bin dokuman istediler. olay cikarmam uzere kibarca disariya devat edildim. disarida sessizce sigarami icerken is gorusmesine gidip guvenlik gorevlisi tarafindan kibarca ayrilmam istendiginde tartaklandigim aklima geldi. olgunlastigima hukmettim.
- burada da bahsettigim cok samimi arkadasimin babasi vefat etti. cok uzuldum. 10 gun sonra bizim soforun babasi oldu az uzuldum. babasi oldukten sonra ilk isinin bana gelip para istemesi uzerine, onu bu harekete iten nedenleri dusunup cok uzuldum. adaletini sikiyim dunya.
- stumble upon adli harika toolbar i yukledim. ilk defa bu programi duymamin uzerinden yaklasik bes yil gectikten sonra gec ama guc olmadan mutlulugu buldum. ilgi alanima psychology yazdim ve kendimi buldum. jung, meier ve brits e buradan tesekkurlerimi iletiyorum ve socionics in gercekten herkese anlatilmasi gereken bir teori oldugunu duyururum.
- karakterim enfp imis, ve bugune kadar yasadigim sorunlar sadece bana ait degillermis. uzerinden gelemeyecegim seyler de degilmis, sadece nasil mucadele etmem gerektigini bilmiyormusum.
- iliskilerimi dusundum. yasadigim o guzel gunleri, ve nedenini bilmedigim bitisleri. sonrasinda cektigim uzuntuler ve kafama takilan kadinlar. ama ogrendim ki benim kisilik ozellilerime sahip kisiler zaten bu acilardan muzdariplermis. ben bunlari 30 yasimda ogrendigim icin sevinmeli miyim yoksa uzulmeli miyim?
- kariyer feci gidiyor, tepe taklak olmus durumda. en ufak bir istek yok icimde, ekim sonunda alacagim tatilden kasimin ikinci haftasi donup, istifa mektubumu vermeyi planladim. artik kisir donguyu acamayacagim bir duruma dustum. kapana kisildim, sadece almayi istemedigim tek bir secenek biraktilar. kaciyorum. hayatimda bir daha asla bu paralari kazanamayacak olsam da kaciyor ve turkiye ye donuyorum.
- gecen cumartesi gene kumarhaneye gidip, yeterince sarhos olduktan sonra kendimi bir club da, sirketten bir kiza sarkintilik yaparken buldum. utanmadim kendimden. ardindan arkadaslarim beni olay mahallinden uzaklastirip bir guzel konustular benle. ayakta durmam gercekten cok zordu. ama utanmadim kendimden. ertesi gun sabah odama girdiler ve isle alakali yaptigim buyuk yanlisi duzeltmemi istediler. kafami kaldirip cik disari diyemedim, ya da kafami kaldirip sorun ne diyemedim ama utanmadim kendimden. bu olayin ertesi gunu mudurum benim alkolik oldugumu, ve artik iyice zivanadan ciktigimi iletti, duygusal acidan beni yipratmak icin her sozu soyledi ben de haklisiniz dedim. ama gene utanmadim kendimden.
- alkol olayini fazlasiyla abarttim bu gunlerde. haftada en az bir gun hic bir sey hatirlamayacak kadar sarhos oluyorum. sanirim tanidiklarim arasindan boyle yasayan bir tek ben varim. bu olanlar bir sey degil hafiza derin yaralar aldi. 40imda alzheimer olup cikacagimdan korkuyorum. soylenen seyler bir kulagimdan girip digerinden cikiyor.
- santana dinliyorum son bir haftadir, ozellikle black magic woman ne guzel bir sakidir oyle.
- bu karakterler olayina taktigimi soylememe gerek yok herhalde. sanal ve gercek hayatta bu konuyu anlatarak arkadaslarimin beynini cokca sikmeme ragmen hala disariya atmak istedigim bir cok dusuncem ve hissim var. siz de kim oldugunuzu ogrenmek isterseniz.

23 Ağustos, 2010

son havadisler

az gittik uz gittik, dere tepe duz gittik. sonunda bir vadide sikistik kaldik. karsimizda kocaman bir tas, sagimiza donsek duvar, solumuza donsek duvar aksi gibi gerimizde de inmesi zor bir yamac. ne yapacagim simdi.

aslinda durumum tam olarak buydu. ne onumu gorebiliyorum, ne de cevreme bakiyorum, biraz geriye cekilmek icin de cok gec. bu sadece is yasami olarak anlasilmasin, aslinda simdilik hayatimin genel gidisatindan ben bunu anliyorum. karsima da bir berberi cikiyor, diyor ki ya bu deveyi gudersin ya bu diyardan gidersin. ben biraz ters adamimdir. mirin kirin ettim, olmaz incilerim dokulur dedim, ama sonunda deveyi gutmeye karar verdim.

bu deve gelecek mart ta kesilir, ben de ondan sonra bu diyardan giderim. ama icimde bir his bu kadar uzun surmeyecegini soyluyor.

15 Ağustos, 2010

system lock up

kesin kararimi verdim psikolojik yardim alacagim. daha once bu kadar ciddi dusunmemistim. her zaman icin konusabilecegim, beni anlayan, beni taniyan insanlar var diye dusunuyor ve onlara dertlerimi aciyordum. konusuyorduk uzun uzadiya. ama cok fazla surmuyordu etkisi. surekli ayni hatalari tekrarlarliyor, tekrarliyor ve tekrarliyorum. insan ogrenen hayvan falan degilmis, tarih de tekerrurden ibaretmis.

sikila sikila, utana utana soyluyorum ki ciddi sekilde karsi cinse yaklasma konusunda sikintilarim var. iliskiyi devam ettirme, ya da ilk temasi kurmak degil. yaklasma konusunda. artik sayisini unuttum ama, kac tane iliskiyi bir ust seviyeye yukseltemeden, ilk opucugun ardindan kaybettim. sadece opuyorum, ve ondan sonra iliskinin gidisati tamamen degisiyor. bir gun once sadece coklardan bir tanesi dedigim kisiye ertesi gun asik oluyorum. kafamdan cikmiyor, ariyorum hemen goruselim konusalim istiyorum ve heyecanla ariyorum. cogu zaman ne diyecegimi de bilemiyorum. ne haber, nasilsin, himmm isin mi var. tamam canim gorusuruz. ders mi calisacaksin, annenle alisverise mi cikacaksiniz, yillardir gormedigin babaannene mi gideceksin, tamam canim. evet evet konusuruz sonra, tamam ararsin sen beni. caaat. 1. darbe

ne yapiyor acaba? arayim mi? mesaj mi gondereyim? "sen ne dersin kadim dostum can toparlak". evet evet arayim. mesaj da atsam olur aslinda. goruselim mi? bir seyler yapalim mi? iste tam olarak bu mesajdan sonra acinacak halde oldugumu anliyorum artik. guluyorum kendime bu noktadan sonra. 2. darbe.

zaten 3. darbe de cok gecikmeden geliyor. kizimiz bu isin olmayacagini yeteri kadar mesafe koyduktan sonra ve iletisimi kopardiktan sonra acikliyor. bence arkadas kalalim. tokalasalim hatta tam olsun. ki cidden tokalasiyorum. tam gurursuz bir picim. icimden sadece bugun olmadi ama yarin olacak ondan dolayi arkadas kalmak bence de daha iyi diye geciriyorum.

Artik bu raddeden sonra da bende ipler kopuyor, gitar teline donmus sinirlerim bosaliyor, Bu gereksiz ruh hali genellikle kendi kendime konusma seklinde bas gosteriyor. otobuste dolmusta arabada nerede olursa olsun. kisa kesik bir cumle. hirsla soylenmis. agzimdan cikiyor. cevremdekilerin garip bakislarini karsilamamak icin huysuz huysuz yere bakiyorum. en komigi de bazen otururken birden bakislarim degisiyor. arkadaslarimla televizyon seyrederken, ya da onlar sohbet edip ben dinlerken, birden kaslarim catiliyor, gozlerimin siyahinin buyudugunu hissediyorum. muhtemelen deliye bak diyorlar ama benim aklimdan sadece geciyor. allah rizasi icin bir saniye olsun kafamdan cik da yim, ama olmuyor bir turlu. Illa o sinir krizi yasanacak, o damlalar dokulecek, bagira bagira degil, hickiriklarla titreye titreye aglanacak. bazen banyoda yakalar, bazen salonda, bazen de bir gece arabada. sinir krizinden sonra da 3 ay ile 10 sene arasinda unutularak digerlerinin yaninda yerini alacak.
artik bu donguden sikildim. biktim, her seferinde donup dolasip ayni sohbetleri yapmaktan. alkolle dolu bardagin dibine dalmaktan, karsilasmalarda yasanilan gerginliklerden... mutlu ve huzurlu olmak istiyorum.

derdim birisiyle birlikte olamamak degil, derdim o kisiyi unutamamak. yuruyup gidemiyorum. cevremdekiler de artik dinlemek, ve yara iltihap kapmasin diye daglamak istemiyorlar. benim gercek bir ruh doktoruna gitmem gerek. hickira hickira aglayabilmem, anlatabilmem ve onun bana soylediklerini muhakkak uygulamam gerek.

13 Ağustos, 2010

cin carpintisi

bekliyordum uzun suredir. bir haber gelecekti, beni heyecanlandiracakti. bana kanat takacakti buradan uzaklara ucmam icin. bundan dolayi herkesi cebrail sandim. cok kisi yaklasti, bir coklari dokundu gecti, bazilari yaraladi da gitti. hic biri tamamina eremedi. isleri vardi cogunun, cok onemli mevkilerde onemli isleri vardi. emirler yagdirmanin demode oldugu bir devirde yasiyorduk. her sey biraz daha dolayliydi, cumle lutfenle bittigi zaman emir degil rica olmuyordu ama ne guzel ki kibar insanlariz.

bana gelen herkesi bundan dolayi "o" sandim. turkce deki o kelimesini cok seviyorum. cinsiyet tasimiyor. cunku aradigim tensel bir sey degil, kendini sozcuklerde bulan bir sey. ama nedense kimse "o" olmak istemedi. belki de sorumlulugunu almak istemediler. hala beklemektense ben "o" olmak istiyorum. ama bunu yapmak icin gercekten yuregim cok kucuk.

mogolistan

ciglik atasim var. cok uzaklara ulassin isterdim. mesela mogolistan a gitsin. oradan birisi bilmedigim bir dilde, hic anlayamacagim sekilde bana cevap versin. yumusak olsun sozleri, canimi yakmasin. yukselip inmesin sesinin tonu, biraz monoton olsun, sadece sigara dumanini cigerlerine cekerken es versin konusmasina. ama ciglik atsam biliyorum ki, cevap vermesini istediklerim duymayacak.

elim kolum bagli oturuyorum. duygularim beni sagir edecek neredeyse, 5 duyum birden kilitlendi. bu sadece ama sadece kalabaliktaki yalnizligin cigligi.

31 Temmuz, 2010

kotu gun dedigin

Ben bunu simdi yaziyorum ama, bu yazdiklarimi muhtemelen bir daha okumayacagim. Bunun nedeni ise, yazdiklarimdan, yasadiklarimdan nefret etmem. Bir pislik gibi yasiyorum, bir pislik gibi hayatima devam ediyorum. Ama en kotusu de gercek bir pislik kendisinin yaptiklarindan pismanlik duymaz. Aslinda pismanliktan ziyade utanc duymaz. Utanc da kelime olarak tam karsiligini bulmadiysa, en hafifinden rahatsizlik hissetmez. Bugun aciyi tam kemigimde hissettim. Kemigime kadar soktular bicagi. Faili bir kisi degil bir cok kisi. Sorumlulugu paylastilar. Karsisindaki kisinin bir insan oldugunu dusunmeden indirdiler darbeleri. Ilk darbe, arkadasimin kiz arkadasindan geldi. Sinirlar otesinden benden nefret etti, ki nedeni sevgilisi ile konusurken,sesli sekilde gulmem. Hassasmis demek ki hanimefendi bu konuda. Cok sevdigim arkadasima, senle gorusmeyelim istersen diyecek raddeye geldim. Ama onunla gorusmesem de tartismalari bitmeyecek. Telefonun kapanmasinin ardindan tam 30 dakika, oldurucu sessizlikte, trafikte agir agir ilerlerken pencereden disariyi seyrettim.
Sonrasinda sevgili arkadasimiz Azeri Fikret (ki kendisi, Sovyet ordusunda bascavusluk yapmis katil bir insandir.) bana gayet amiyane bir deyis soyleyerek kendisine gore ders verdi. Sikinin girmeyecegi yere basini sokmaya calisma. Eyvallah Fikret. Gitmeseydin ve seni bird aha gormeyecek olmasaydim o lafi sana yedirirdim ama yapamadim. Eyvallah dedim. Basimla beraber. Ne varsa al gotur, en acitacak laflari sen hic acimadan soyle. Hayatimdan gecip giderken boyle bir sozle hatirlanacagini dusunmeden git.
Ama; yeter, ben buradan giitmek istiyorum dedigim zaman, lanet olsun ki gidemedim. O salaklarin ortasinda dolasmaya devam ettim. Icimde bir rahatsizlik devam ediyor. Fikret in serefine verilen mangalda, elimi nereye koyacagimi sasiriyorum. Nereye gitsem, hangi gruba katilsam diye dusunuyorum. Kalkip gitmek istedim, ama yapamadim. Icimizde bir efendilik var. Gidene Allaha Ismarladik diyecegiz, hatta kapiya kadar gidip onurlandirmasak, kafamiza kadar gomup taslayacaklar sanki. Kaldim ben de. Ortada dolasiyorum. Hoslandigim kiza surekli yan gozle bakiyorum. Su ana kadar yaptigim hatalarin hepsini tekrardan yapip adimlarini izliyorum. Bakiyorum ne yapiyor, nereye hareket ediyor. O havada suzulurken ben yerdeki betonun arasina karisiyorum. 10 lar, yuzler, milyonlar beni eziyor, uzerimden geciyor. Ezilip buzuldum. O buyurken, o kucucuk 1.50 lik kiz uyurken ben kuculdum. Ben onu izliyorum,ara ara da yanina gidiyorum, konsantrasyonum bozulana kadar onunla konusmaya calisiyorum. Ne etkileyecek enerji var icimde, ne de ayik bir insanin algisi. Dustukce dusuyorum, rezilligin pencesine. Ilgi benden kayiyor ben sarhosluga adim atiyorum. Nefesimdeki sigara kokusu midemi bulandiriyor, bira midemi bastiriyor, ellerimin kokusu ogurmeme sebep oluyor. Hadi gece disari cikalim diyecek kadar enerji buluyorum kendimde ama muhtemelen, kiz bu aksam bu cocuk bana yapisir diye tersliyor. Komigi benim arkadaslarim bana destek veriyor, ben biraz daha zorluyorum, anliyorum ki motor bogulmus. Cok fazla gaza basmisim ama ates yok ki calismaya baslasin. Kuru bir hoscakal, gozlerinin 2 saniye uzerimde dolanmasi, ve tekrardan ben gelmeyecegim demesi. Hani kopek cekecektik. En son oyle anlasmistik merve ile. Merve konusmustu onunla. Kiz beni soruyordu, bu is olacakti ama benim ilgisiz gorunmem gerekiyordu. Yok Oyle Bir Sey. Ama hala merak ediorum ben onun agzini opmeyi dusunurken o ne dusunuyordu diye.
Sonuncusu da tam o gayet samimi ortamdan kalkarken geldi. Iki kisi yan yana dururken, Dogan a seni kardesim gibi seviyorum ama bana
‘seni sadece seviyorum” diyen sarhos eleman. Neden birisini yuceltirken digerini yererek konusuyorsun? Bunu mu yazar senin kitabin. Peki sonrasinda dedigin seni tanimiyorum lafina ne demeli.
Uzulmemem gerekiyor, biliyorum ama elimde degil. Aglamak istiyorum. Uyumak ve 10 yil 100 yil sonar uyanmak istiyorum. Uzun bir uykuya ihtiyacim var.

25 Temmuz, 2010

ikinci kisiliklerimize ayri hesap mi acmaliyiz -islakkarga

dun gece disari ciktik bizim buradaki arkadaslarla. gerci arkadas demeye dilim varmiyor. is arkadasi diyelim, tanidik ile arkadas arasinda. oturduk yemegimizi yiyoruz, ben ickimizi iciyoruz, ben daha fazla iciyorum onlar da bana alkolik diyor, sacma espriler yapiyorlar. en sonunda da ben aciyorum agzimi yumuyorum gozumu. yok efendim siz bana nasil alkolik dersinizden basliyorum, sen kendini ne saniyorsunla bitiriyorum. bu sirada gozlerime hakimiyetimi zaten kaybetmisim, birisi assagi birisi yukari bakiyor, agzimdan salyalar saciliyor, yanimda duran cocuga vuruyorum, bagiriyorum cagiriyorum... birbirimize el kol sakasi yapiyoruz, arada durup bir seyler anlatiyorum, dediklerim o kadar absurt olmali ki karsi taraftan, merlin bu aksam ne kadar felsefik konusuyorsun diyorlar. lokantadan hesabi odeyip ayriliyoruz. buraya kadar geceden sadece kendi konustuklarimi hatirliyorum, demek ki kimseyi dinlememisim, ya da kimseyi konusturmamisim.

sonra da gecenin ikinci kismina geciyoruz. bu biraz daha sonuk, bir de bildik oyku. ilk biralar icilsin, sonra ayrilacak olanlar ayrilsin, sarhoslar geride kalsin, onlar da rezillik yasayip eve donsunler. yanimdaki iki evli elemanin hareketleri bana gore benim sarhoslugumdan da vahimdi. birinin cocugu olacak 2-3 ay sonra, digeri de esinden yarim saat once ayrilip yanimiza gelmis. esi hamile olan ortamdan bir kadin bulmus dansediyor, kur yapiyor. Digeri serseri mayin gibi ortamdaki butun kadinlarin (tabi ki beyaz olmayanlarin) arkasina takilip hepsine el atiyor. en son 3-4 kiza takilmasi sonra da benim israrlarim uzerine cikmamizin ardindan bana kizmalari da daha dusundurucu; bizim bu aksam sevismemizi engelledin.

ertesi gun oldu. simdi ben kendimi dun yasananlardan, dustugum durumdan dolayi daha mutsuz hissediyorum. acaba bu arkadaslar sabahtan beri hic vicdan azabi yasadilar mi? acaba esi yaninda olan sabah kalktiginda esini optu mu? operken ne hissetti.

21 Temmuz, 2010

monolog I

bir suredir, hatta yaklasik bir aydir hic bir seyin tadi yok. agzimda buruk bir sigara tadi surekli. hic bir sey duymuyorum, hic bir sey hissetmiyorum kolay kolay. buyuk bir tatminsizlik, buyuk bir uyusukluk, her soze evet diyip gecistiren bir merlin var. ilk defa bu kadar kendimi gucsuz hissediyorum. hayat hep bir oyun olarak gelmisti bana, hatta arkadasimin bir zamanlar soyledigi "hayat dusundugun kadar zor degil" lafi mottam olmus, yelkenleri acip kiyidan ayrilmistim. su anda "komsunun tavugu komsuya kaz gelir" tatminsizligi var. ama benim durumuma daha cok uyan da, az onceki atasozunun yabanci muadili. citin obur yanindaki cimenler her zaman daha yesildir!. Benim evim ise, yabani otlar tarafindan isgal edilmis, evimin dis badanasi dokuluyor, disari ciktigimda da tek gordugum, islik cala cala guzel bahcesini budayan mutlu komsularim. en kotusu de evin icini bok goturdugu gercegi.

bu noktaya nasil geldim ben biraz bahsedeyim. bunu aslinda hic ama hic anlatmak istemiyorum. genelde cok konusmayi seven, kendisi hakkinda defterler dolusu yazabilen bir insan degilim. anlatacagim seyi, en fazla 10 kelimeyle anlatir, sonra da susarim, ya da karsimdakine sen ne dusunuyorsun diye sorar, arkadasim eger atik davranip hemen dusunduklerini siralamazsa, sikildigini dusunur ve kizarmaya baslarim. bu utanc uc saniyede kalp atislarimi hizlandirir, ve yanlis bir soluk alarak soyle bir cumle kurmamla sonlanir. "neyse yaaaa. siktiret" sonrasinda gozlerimi kacirir, ve alakasiz bir konu hakkinda konusmaya devam ederim. kendim hakkimda konusmak beni cok kisa bir surede yorar, ve susatir. bu susuzluk da gayet ozel bir susuzluk oldugu icin, bira raki ve bol kahkaha ile giderilir. itiyaclarim saglanana kadar da kasvetli bir hava ve bugulu gozlerle gunume devam ederim. haaaaaaa sanmayin ki, agir basli, dusunceli icine kapanik birisiyim. hayir hayir ne munasebet. hayatta en nefret ettigim sey kesinlikle yanlis anlasilmak degil, bilakis kendimi ifade edememektir.

ben bir gevezeyim, ve cogunlukla yilisik bir geveze olarak bilinirim. cokca gordugunuz, insanlarin ciddiye almadigi turden. kesin benim gibi olan bir arkadasiniz vardir. susmak bilmez, basiniz siser, ama o kadar bos konusur ki takip etmekten usanirsiniz. hatta "O" ani cok iyi bilirsiniz. hani arkadasinizin sizin dinlemenizi de bos verip, sadece anlatmak icin konustugu zamanlar. kendi zekasina hayranlik duydugu o an. artik neden sonuc iliskileri birbirini kovalamaya baslamistir. kimse nereden geldigini bilmez ama hasbam, o incir cekirdegini doldurmayacak konu hakkinda, sanirsiniz ki avrupa birligi es baskanina sunum vermektedir. bu konusmalarin son bulmasi da, kahramanin heyecanlanmasi ne kadar komik olursa, yanindakinin gozlerinde ezilip dusmesi de o kadar trajik olur.

ben bu konusmalardan cok zevk aliyorum, ya da aliyordum. zaten konunun ozu de bu. hic bir sey olmasa bunun gibi tiri viri isler benim kendimi hayatta bir BOK oldugumu dusunduruyordu. ama maalesef kazin ayagi oyle degilmis. hayat gercekten dusundugum kadar zormus. cok degil bundan 10 gun sonra otuz yasima giriyorum. kendime kurdugum hayat, tabir ettigim sekilde bir ev. ben bunca sene o pisligi o kadar kaniksamisim ki, binanin cokmek uzere oldugunu yaklasik bir ay once anladim. Bana gore sabahlara kadar icmek ve zil zurna sarhos olmak dunyanin en normal isi, hayatini paylasabilecegin bir kisinin olmamasi sadece sanssizlik, isinden nefret etmek gayet yaygin, kazanilan butun parayi denize dokmek bir secim, bedeninin cokmus olmasi ise sadece yasanmislarin ufak bir sonucu. ne guzel de kandirdim kendimi bunca yil. o kadar guzel alt yapilari vardi ki ustte saydigim her bir kalemin, anlatsam siz de hak verirsiniz. ama insanlar sadece dinliyor gorunuyormus...

ee simdi ne yapacagiz. her sey uzerime cokecek. gayet acik ve net gorebiliyorum. ben satranc oynarken en fazla iki hamle ilerisini planlayabilirdim, ama kaybedecegimi ya da kazanacagimi her zaman bilirdim. evet bu siyah-beyaz bir yorum ve hayatta grilere cokca yer var, fakat bu analojiler dunyasindan zaten birazdan siyrilacagiz. biraz daha idare edin.

aklima gelen ilk sey gayet basit. intihar. azicik gotum yese keserim bilekleri. oncesinde 20 tane aspirin atar, uzerinde de iki xanax bir tane de 3 kagitli icer uzanirim. damarda akmasi gereken kan yataga akarken (banyo cok rahatsiz olurdu) ben de guzeeeeel bir uykuya dalardim. ikinci aklima gelen sey de kaybolmak. sanki butun tanidiklarimdan kacinca butun sorunlarimdan da kacmis olacagim. hic boyle bir sey denemedigim icin arada sirada hala mantikli geliyor. ucuncusu ise razi olmak. her turlu beklentiyi en aza indirmek. dunyanin en basit isinde, en kalitesiz insanlarla calismak, cirkin bir kadinla evlenmek, o istiyor diye cocuk yapmak sonra da kendinden cikanla ilgilenmemek. bunu yapan cok kisi var, yakindan tanidiklarim da var. ama bunu ne de olsa istedigim zaman yaparim diyip surekli erteliyorum. dorduncusu sarapci olmak, ya sehirde ya da kasabada fiziksel gucle az calismak, toplumla butun baglantilari kesmek. bunu sanirim 3. sikki secersem bir sureligine deneyecegim. sonucta bu yola da 40 indan sonra girebilirim. sonuncusu da maalesef savasmak. hayatin her turlu oyununa gogus germek, istikrarli olmak, guclu olmak ve benzeri zor seyler. hani su if there is will there is a way dediklerinden.

ama asil sorun ne biliyor musun? ben bu yollarin hepsini sectim sanirim.

sanirim bir sureligine asi cocugu oynayip, kendime guvenimi yerine getirecegim. biraz pic gibi davranayim. uzerime igreti duran o pic havasini tasimaya calisayim. kendimden nefret ettigim noktada cekip gideyim, ve su andaki ortamimdan kimseyi bir daha gormeyeyim.

***yazdigim yazidan en ufak bir tatmin alamadim ama bunu yazmam lazimdi. artik konusmayi ve yazmayi da resmen unutmusum.