Woody Allen filmlerini sever
misiniz? Ben cok severim. Aslinda
kendinden baska hicbir seyi anlatmayan, kendi kisiligini ve dogrularini insanin
gozune gozune sokan bu egosentrik adamin carpitilmis hayat hikayesi hic de oyle ilginc
degildir. Ama izlerim. Izlemekten fikirlerini duymaktan, olum korkusunu
paylasmaktan zevk alirim. En cok da insanlarin kucuk hayatlarini kendi kucuk
hayatini yuceltmeden asagilamasini seviyorum.
Ben de Woody Allen gibiyim
sanirim. Benim icimde de bir ofke, bir nefret ve hicbir sekilde bastiramadigim,
kendimi affedemedigim hatalarim var. Surekli onlarin ustune degisik senaryolar
yapiyorum. Surekli bu iliski tekrardan yasansa nasil olurdu diyorum. Ya da su
andan sonra tekrar karsilassak nasil olur. Belki de benim icin en onemlisi bu.
Bir daha gorussek nasil olmali, nerede olmali?
Bugun de yatagima uzanmis,
bitmis iliskinin ardindan tekrardan bunlari dusunuyorum. Kendime karsilasmak icin
mekan seciyorum. Kadikoy de olmasi gerektiginden eminim. Surekli gidip
arkadaslari ile raki ictikleri yerin yakinlarinda bir mac gunu olmasi
gerekiyormus gibi geliyor. Hem benim alelade bir sekilde vakit gecirebilecegim
hem de onun yoldan gecerken beni gorup yanima oturabilecegi bir yer. Gunlerdir
, hatta haftalardir bunu dusunuyorum. Nerede olmali ve nasil olmali diye.
Mukemmele asla ulasmiyor hayalim ama gene de deniyorum. Hayalim devam ettikce
mantik hatalari bulup gerceklikten cok saptigina hukmediyorum. Ya da bir
bakmisim ki, konusma basladiktan sonra karsimdaki susmus ve ben bir monologa
girip kendimi anlatiyorum. Ki neler neler anlatiyorum eminim hicbir canli boyle
bir seyi dinlemek istemez.
Su anda yazdiklarimi da bu
nedenle yaziyorum aslinda. Cunku biliyorum ki, cok sevdigim arkadasimla oturup
bira icerken o beni gorup yaklasmayacak. Ben de arkadasima sen kalkmiyor muydun
demeyecegim. Ama bunu gercekten anlatmam lazim. Herseyden onemli cunku su anda.
Mukemmele en cok yaklastigim hayalim bu. Birkac defa kardesi uzerinden
karsilasmayi kurmustum kafamda ama onun olmayacagi cok asikar. Bunun yerine ben arkadasimla otururken, yoldan
gecerken beni gorecek, ben de arkadasimi yollayip ona kucuk bir referansla yeni
yerini gosterecegim. Oturduktan sonra ona bakacagim ve nasilsin diyecegim.
Biraz sikintili olmasi gerekiyor hayalimde onun ama gerceklesirse o gayet rahat
olacak maalesef. Iyiyim diyip, sicak bir sekilde sen nasilsin neler yapiyorsun
diyerek beni direk arkadaslik alaninin icine atmaya calisacak. Ben bunu susarak
gecistirecek ve ona “eee?” diyip onu asil konuya yonlendirecegim.
Sonrasinda konusmaya yasanilanlarin
kisa bir ozetini yaparak baslayacak, ve ardindan ben ona hic sorulmamasi
gereken “Neden” le baslayan sorular soracagim. Iste burada gerceklikten
cikiyoruz. Cunku kimse o nedenle baslayan sorulari sevmez ve cevaplamak
istemez. Insanlar arasinda her soruyu
cevaplamalisin diye bir anlasma olmadigina gore. Ama hayal bu ya.. Aciklamaya
baslayacak. Nedenlerini, yasanan olaylarin detaylarini yani yasdigi herseyi bir
kez de benimle yasayacak. Yargilamalarimi boynunu bukerek kabul edecek ve
sonunda da….
Iste beni en cok uzen kisim
da bu. Sonunda bir sey olmasini ben
burada bile yazamiyorum, ama bekliyorum. Belki yuzune dokunacagim, opecegim,
gozyasi dokmesini saglayacagim ve ben de hakkini verecegim duygularimin. Ama
hala boyle bir beklenti icinde olmak, aslinda hersey ayan beyan ortadayken hala
bir aciklama beklemek ne kadar sacma olursa olsun engelleyemedigim bir sey.
Icimden sadece bagirmak ciglik atmak geliyor.
Gecen hafta son kalan
esyalarimi almaya gitmeden once de ayni hisleri yasamistim. Benzer hayaller
kurmustum. Gene aciklama yapacak ve gene konusacaktik. Hatta bir de yedek
intikam plani hazirlamistim. Ama o an ne olduysa elim ayagim birbirine dolasti
ve tek bir soz bile edemeden kactim gittim.
Boyle bir gorusme icin bir ortam hazirlayacagini en azindan oturup
konusabilecegimizi dusunerek ben zaten hata yapmistim. Sicacik ve sempatiyle dolu
naber demesini de asla unutmayacagim. Guzel de gozukuyordu namussuz. Sonuc
olarak bir cok esyadan sadece iki tanesini alip kosarak evi terkettim. Zaten evin
onune arabayi parkederken tamponu vurmam nasil bir ruh halimde oldugumu
gosteriyordu.
Neyse olan oldu ve artik bir
daha asla gelmeyecek olan bir anin hatirasi kaldi bende. Yillar yillari
kovalayacak ve bu ani beni birakmayacak. Hislerimin yogunlugu gun gectikce
azalmasi gerekirken neden daha cok artiyor.
Acaba dunyada yalniz kalacagim
duygusu mu bana bunlari hissettiren.
Sonra tiyatrocu cocukluk
arkadasimin yanina gidip olayi anlattigimda, o da bana “Herkes gunah cikartamaz,
gunah cikartmak cok zor bir istir!” deyince biraz olsun anladim. Ama isin kotu
kismi eski sevgilim yeni askimi anlamak istemiyorum.
Woody Allen in da boyle duygu
yuklu bir ani, surekli surekli kafasinda baska turlu yasadigini dusunuyorum.
Ben su anda bu kadar kotu hissediyorsam, onun bunu defalarca bikmadan usanmadan
uzerinden on yillar gectikten sonra bile film haline getirebilmesine
sasiriyorum. Bu aci ile nasil yasanabilecegini sanirim en iyi Woody Allen dan
ogrenebilirim.
Closing line imi Annie Hall
un Closing Line indan caliyorum.
And I thought of that old joke.
-This guy goes to a psychiatrist and says, "Doc, my brother's crazy.He thinks he's a chicken."
-The doctor says,"Why don't you turn him in?"
-The guy says,"I would, but I need the eggs."
Well, I guess that's, now, how I feel about relationships.They're totally irrational, crazy and absurd. But I guess we keep going through it...
because most of us need the eggs.
-This guy goes to a psychiatrist and says, "Doc, my brother's crazy.He thinks he's a chicken."
-The doctor says,"Why don't you turn him in?"
-The guy says,"I would, but I need the eggs."
Well, I guess that's, now, how I feel about relationships.They're totally irrational, crazy and absurd. But I guess we keep going through it...
because most of us need the eggs.
1 yorum:
kafasinda kura kura akli dengesini kaybeder insan. ben bile aylar once sordugun sorunun cevabini bilmiyorum. gecmise yonelik hayaller adami eksiltir, aman dikkat..
Yorum Gönder